Oblomov “lüzumsuz adam” tiplemesinin ölümsüz örneklerinden birisi ve belki de en bilinenidir. Orta yaşlı toprak sahibi Oblomov işinden ayrılmış, borca batmış ve tüm dünyevi işlerini yatağından görmeye başlamıştır. Her bir köşesi dökülmekte olan dairesinde kendisi kadar tembel uşağıyla birlikte kayıtsızlık içinde yaşayan bu miskin asilzade, değişime ayak direyerek işlevsizleşmiş bir sınıfın timsalidir. Gonçarov’un kaleminden çıktığı günden beri toplumun içine karışmış, “Oblomovluk” sözcüğünü günlük dile kazandırmıştır. Oblomov, 19. Yüzyıl sonunda bu açmaza giren toprak sahiplerinin güldürüsü olmakla kalmıyor, aynı zamanla mevcut sosyal düzenin acayipliklerini de ciddiyetle ama tatlı bir dille eleştiriyor. Kitap temelde iki düşünce akımının çarpışması yönünde ilerler. Bir tarafta, 19. Yüzyıl Rusya’sında varlığını serfliğe borçlu olan, miyadı dolmuş, sorumsuz aristokrasiye somut bir örnek teşkil eden İlya İlyiç Oblomov, diğer tarafta ise hayatın “düşünmek ve çalışmak” olduğuna inanan, d...
“Acımak” Reşat Nuri Güntekin’in çarpıcı romanlarından bir tanesi… 1920’lerin Türkiye’sinde geçmektedir. Romanda Acıma duygusu, iyilik, dürüstlük, fedakârlık ve kötülük, yalancılık, tembellik ikileminde anlatılıyor. Kitabın ana karakteri Zehra, çalışkan, disiplinli, verdiği kararlardan asla geri dönmeyen, en küçük bir gevşekliği ve zaafı affetmeyen idealist bir Anadolu öğretmenidir. Sivas’ın bir mezrasında öğretmenlik görevini yapmaktadır. Hikâye Zehra’nın çalıştığı okula bir mektup gelmesiyle başlar. Mektup, Zehra’nın İstanbul’daki babasının ölüm döşeğinde olduğunu ve kızının derhal İstanbul’a gelmesi gerektiğini bildirmektedir. Ancak ilginç bir şekilde Zehra gitmek istememektedir. Okul müdürü Tevfik Bey’in ısrarı üzerine Zehra hikâyesini anlatmaya başlar. Zehra’nın babası Mürşit Bey bir alkolik, kumarbaz, kaçakçıdır. Küçüklüğünde Zehra ve ablası Feriha’ya ızdıraplar çektirmiştir. Ablası Feriha fakirlik içerisinde veremden ölmüştür. Yine de Zehra son bir kez gidip babası Mürşit B...